Normlar Hiyerarşisinin Sosyal Medyayla İlişkisi
- Furkan Gülkan
- 24 Eyl 2022
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 22 Mar 2023
1. Giriş
Önceliklikle “Normlar Hiyerarşisi" nedir bunun hakkında bilgi verilmesi gereklidir. Şöyle ki Hans Kelsen tarafından bulunan normlar hiyerarşisi hukukun bir sistematik içerisine oturmasını sağlamıştır. Hukukun bir harmoni içerisinde bulunmasına ve hukukun tamamının bütünlük sağlanmasıyla birlikte tam olarak bilinebilirliği için normlar hiyerarşisine ihtiyaç duyulmaktadır. Hiyerarşinin en üstünde ülkemizden örnek verirsek anayasa var onun altında uluslararası anlaşmalar onun altında kanunlar sonrasında yeni sisteminize göre cumhurbaşkanı kararnamesi geliyor altında yönetmelik, yönerge ve tebliğ olarak normlar hiyerarşisi ilerliyor ve bu normların her birinin arasında bir altlık üstlük ilişkisi mevcuttur. Bu alt üstlük ilişkisine göre de üst norm alt normun çerçevesini ve dayanağını oluşturmaktadır alt norm da üst normun içeriğini doldurmaktadır. Bu normlar gelişigüzel düzenlenmemektedir. Bunun bu şekilde düzenlenmesini sebebi hem içeriğinden dolayı hem de bir bunu onları yapan erklerin gücü ve normların değiştirilmesindeki güçlükleriyle alakalı. Hepimiz biliyoruz günümüzde kanunları meclisler değiştirirken anayasaların değiştirilmesi için asli kurucu iktidar gerekmektedir. Bu yüzden hem normların kendi içeriğinden dolayı hem de onları yapan erkeklerin güçleri bağlamında bir hiyerarşisi var. Yazımızda da bahsedeceğimiz üzere normlara etkisi açısından sosyal medyanın konumunun nerde olduğu konusunda tartışmalar günümüzde bir hayli fazladır. Sosyal medya ve normlar hiyerarşisinin nasıl bir ilişki olduğuna yakından bakacak olursak aslında sosyal medyanın normlar hiyerarşisindeki yerinden ziyade yargıda kamuoyu oluşturmadaki gücünün incelenmesi daha uygundur.
2. Toplum ve Kamuoyu
İnsan toplum içinde yaşamaya ve bundan dolayı da etkileşim içinde olmaya elverişli bir varlıktır. İnsanlık tarihi zaten herkesin bildiği gibi bir topluluk içerisinde yaşamaya ve insanların arasında iletişimin olmasıyla ilerleyen bir mefhumdur. Bu yüzdendir ki toplu yaşamın bazı avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Toplum içinde bazı kararların alınmasında kullanılan en basit yöntem o toplumun çoğunluğunun isteği doğrultusunda hareket etmektir.

Halihazırda dünya üzerinde kullanılan yönetim sistemlerinden biri olan demokratik sistemler bu şekilde ortaya çıkmıştır. Bu sistemin içerisinde de kamuoyu oluşturmak başı çeken faktör olarak göze çarpmaktadır. Eski Yunan toplumlarından günümüze kadar kamuoyu toplumların yönetime katılmasını somutlaştıran bir mefhumdur. Modern demokrasilerin temel anayasal organlarına doğrudan etkileşime girmek için kullanılan kamuoyu günümüzde bu organlar arasında kendisini fazlasıyla hissettirmektedir. Çünkü modern toplumlar çok parçalı bir yapıya sahip ve doğası gereği de işlevsel farklılıkları da beraberinde getirmektedir. Böylece çok farklı parçalara ayrılmış sistemin içerisinde toplumsal ekonomik kültürel alanda sorunların artması kaçınılmaz olmaktadır. Söz konusu olan çok parçalı yapıların içerisindeki sorunların giderilebilmesi için demokratik bir sistemin olması gerekmektedir. Sosyal medya da bu konuda yardımımıza koşmaktadır. Ancak sosyal medyanın avantajları olduğu gibi yanlış yanlarının varlığı da söz konusudur. Şöyle ki sosyal medya çok nüfuslu toplumlarda geniş tartışma atmosferi oluşturulmasına imkan vermektedir. Farklı görüşlerin belirtilmesi ve imkanı olan herkesin kendini ifade edebilmesinin desteklendiği bir ortam oluşturulduğunda sosyal medyanın pozitif yanlarını görebilmekteyiz. Ancak böyle ortamlarda istenildiği gibi farklı görüşlerin ifade edilmesine imkan verilmemektedir. Şöyle ki sosyal medya yeni toplumsal hareket olarak çok fazlasıyla büyük bir öneme sahiptir. Çünkü sosyal medya aslında yargının elektronik polisi kurumu olarak görülmektedir. Bazı haksızlıklara karşı farklı şekilde fikirlerini sunabilir olma imkanı sağlanması böyle bir kurum olarak görmemizde destekler niteliktedir. Ancak buradaki en büyük engel herkesin kendi fikrini sunarken karşıt düşüncelere saygılı olunmamasında yatmaktadır.
Sosyal medyanın fikirlerini ifade edebilme unsurunun temelinde liberalizm düşüncesini barındırmaktadır. Liberalizmde bireysel ve toplumsal özgürlük düşüncesi yatmaktadır. Ancak özgürlük anlayışının tamamlayıcısı olarak da hoşgörü unsurunun da bulunması şartdır. Siyaset bilimcisi Voltaire’in “Fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade edebilmeniz için canımı bile verebilirim” şeklindeki ifadesi klasik liberalizm düşüncesinin temelinde yatan hoşgörüyü bizlere göstermektedir. Baskın görüşe göre sosyal medya da bir liberalizm fikrinin meyvesi olarak ortaya çıkmıştır denilse de fikirlerinize katılmıyorum ama onları ifade edebilmeniz için canımı bile veririm düşüncesi bu gibi mecralarda pek mevcut değildir.

Sosyal medya günümüzde antik roma kentlerindeki kolezyumlara benzemeye başlamaktadır. O gün kolezyuma gelen topluluk ne istiyorsa onun doğrultusunda hareket edilmesini talep eden bir halk oluşmaya başlamaktadır.
3. Sosyal Medya ve Yargılama
Sosyal medya yargılamanın içine karışmadığı sürece belli başlı avantajları mevcuttur. Örneğin Türk Ceza Kanun’una göre birçok suçun incelenmesi şikayete tabiidir. Ancak çok nüfuslu toplum olduğumuzdan dolayı yargılama, söz konusu şikayete bağlı suçların varlığını denetlemekte gecikebilmektedir ya da mağdur kişi şikayet merciine sesini duyurmakta zorluk çekebilmektedir. Sosyal medya yeni dünyamızda elektronik polis tabiri böyle durumlarda devreye girip Twitter gibi bazı mecralarda kişilerin sesi olmaya yardımcı olmaktadır.
Sosyal medya belli görüşlere göre de dünyadaki halihazırda mevcut hukuk sistemlerinden Anglo-Sakson hukuk sistemindeki jürilik sistemine benzer şekilde Kıta Avrupası hukuk sisteminde görev alması talep edilmektedir. Ancak sosyal medyanın böyle bir görevde bulunması için gerekli eğitimsel ve teknik altyapıya sahip değildir. Örneğin bir yargılamadaki dosyanın içeriği hakkında bilgisi olmayan kişilerin internet üzerinden yorumda bulunması ve bu nedenle yargılama sürecinin etkilenmesi hukukun güvenilirliğini etkilemektedir.
Sosyal medyanın diğer bir sorunuysa; medya her zaman doğruyu söyleyen bir yer değil sosyal medya hızlı iletişim için gerekli olan bir şey ama doğru iletişim var mı diye sorulduğu zaman çokça soru işareti kafamıza gelebilir. Örneğin yakın zamanda sosyal medyada “Uyuyan Kadın Dağı” diye bir trend başladı. John Mitchell adında sanatçı “Kış Uykusu” başlığı altında yayınladığı bir dijital tasarım üzerinden sosyal medya üzerinden yalan haber ortaya atıldı. Söz konusu “Kış Uykusu” başlığı altında yayınlanan dijital görsel üzerinden doğal bir harika olduğunu söylenerek birçok kişi hayretle her yerde paylaşmaya başladılar dünyada “Uyuyan Kadın Dağı” olarak var olmayan bir doğal güzellik sanki varmış gibi oluşturulan yalan haber bir süre sonra aslında sanatçının eserinin bile önüne geçti. Ancak bahsi geçen Susitna Dağı’nın böyle bir görüntüye sahip olmadığını kısa sürede ortaya çıktı. Yine de öyle bir sosyal medya gücü var ki bir topluluğun kuyuya attığı taşı gerçekler bile çıkartamıyor ve sonuç olarak dijital bir eser bile doğa harikası olarak insanlara servis edilebilmektedir.


4. Sonuç
Son olarak değinilmesi gereken konu ise her yenilikçi fikir o günün toplumunda hep karşıt görüşlerle karşılaşmıştır ve bu yeni fikirler hep itilmiş soğuk bakılmıştır. Çünkü insanlığın genel yapısında alışılmışın dışına çıkmak hep zor olmuştur. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte söz konusu sosyal medya gibi birçok yeni terim günceli yakalamamızda bizlere yardımları dokunacağı ölçüde hayatımızda kendi yerini koruyacaktır. Furkan Gülkan
Comments